“Bir Pelin Olamadım Ama Ben de Çok Sevdim”

Arabanın açık camından trafiğin motor gürültüsü giriyordu içeri. Dakikalar önce ellerinde olan eli şimdi viteste hareketsiz duruyordu. Öndeki arabanın arka camında isim etiketleri; Burak Pelin Kıvanç. Apartmanların güneşte aydınlanan

Döne Döne Yok Olmak Yörüngede

Mutlak bir karanlık var bu mavinin ötesinde. Orada çırpınıyor bende olan ne varsa. Fizik diyorlar, uzak bir bilim dalı sanata. Uzay diyorlar, çok çok öte yeryüzünde yaşanan gerçekten. Venüs’ü yıldız zannetmişler onca zaman.

Kaçıntı

Ne kadar farklıydı aynılıklarımız. Sen ne kadar benzeriydin duygularının. Benimse hep bir çelişki titriyordu damarlarımda. Yüzümde gitmek seğiriyordu. Senden başka kimse görmüyordu. Kapı kapı gezip beni sana dağıtıyordum. Yılıyordum

Yumak

Cebinde paran ve yanında kitapların… Hayır, bu koca şehirde yalnız değilsin. Zaten ıssız bir orman bile sana, o birkaç kişinin hissettirdiği yalnızlığı hissettiremezdi. On dokuz yirmi yaşlarındayken tek başına gittiğin sinemalardan

Vipassana

Kıvrımlı toprak yol… Yavaş yavaş ilerliyorsun. İlerideki tepeyi aştın mı “orada” olacağını biliyorsun. Çıplak ayaklarının altında toprak yumuşacık. Az önceki yağmur kokusunu bırakmış da bir köşeye çekilmiş. Derin bir

AR-R-ESS(T)ED

https://open.spotify.com/track/1N01HFptAHDtnFEh0NZbqq?si=j_3z_xwMQEW2GChZhjLKug Sana ait bir kokuyu tutuyorum içimde Avuçlarımda parmaklarının cılız hayali. Çaresiz ve sessiz bir bakış Kurtuluveriyor

Yolda Olan Kötülüğe Vakit Bulamaz

“Bırakma gücüm var mı bunu deniyorum.” diyor sigarasından derin bir nefes çekerken. Oturduğu kamp sandalyesinde eğreti duruyor. Kalkacak gibi. Kuş sesleri etrafta. İlerideki derenin akışını duyuyorum. Rüzgâr dinmiş. Durgun bir akşam.

Zamanında Ol

Kendimi tanımanın en güzel haliydi seni görmek. Bana hatırlattıkların ve hayal ettirdiklerin. O karlı Şubat gecesinde kilometrelerce öteden zamanı yavaşlatarak olasılıkları canlandırmıştın gözümde. Geçmiş ve gelecek tüm olasılıklar...