Cizre-Oysa Ben Çok Da Hürdüm.

“Yalnızlığımın ürkek sokaklarında oysa ben çok da hürdüm. Üzerime esen kaygı selinin içinde kaybolmuş ruhum tutunacak bir hoşluk aramadan boşluğun seyrine bakıyordu.”

Günü başlatan birkaç cümleden biri, kitapçıya gidelim. Yeni bir kitapçı açılmış Cizre’de. Kardeşim henüz gitmemiş. Birlikte gideceğiz. Aradığım kitaplardan birini bile bulsam iyi diye düşünüyorum. Ardahan’dan şehre geldiğimi anladığım Cizre’de beklentim çok yüksek. İnziva bölgem Ardahan’dan sonra her yer coşkun ve hızlı geliyor. Kitabevinin adı Hypatia. Giriyoruz iplerde asılı kitaplar var vitrinde. El yapımı seramik bardaklar, kilim çantalar raflarda ve kitaplar. Piyano çalıyor. Uzun süredir dinlemek isteyip, adını unutup bulamadığım o müzik. Hemen soruyorum görevliye. Burada yeniden hatırlayacakmışım onu. Route 66 ya da Stalker’ı arıyorum. Alıp okuyamadan evimin soyulduğu süreçte kaybolan kitaplardan biri Route 66. Tekrar almak istiyorum ama yok. Ayyaş Buda ve Aylak Adam’ı alıp çıkıyorum. Ardından bir Kitap Kafeye geçiyoruz kardeşimle. Adı böyle olunca kitap okuyabileceğimi sanıyorum. Gümbür gümbür Sezen Aksu biraz sonra yavaşlıyor ve Fikret Kızılok Gönül’e bırakıyor sahneyi. Kendimi şarkıları söylerken buluyorum. Melisa çayının Antalya akşamlarında kokusunu almak için delirdiğim o melisa olduğunu oracıkta henüz anlayıp hemen söylüyorum. Bir bitki çayı. Melisa. Kendi tarzıma uygun yüksek topuklu ayakkabı bulmuşum, vintage misali, çıkarmıyorum. Sokaklarda gün boyu yürürken ayaklarım ağrıyor. Her güzelliğin arkasında bir acı vardır mı demeliyim, bilmiyorum. Ama bazen böyle oluyor. Dolmuşa bineceğiz, akşam olunca kalmamış, taksiye atlıyoruz. Cactus cafede canlı müzik var akşam, arkadaşlar çağırdı, oraya gidiyoruz. Rock parti var, diyorlar. 2020’lerden 2000′ lere bir akış var. Salon dolu. Eğleniyorum. Şarkılar aşkı anlatıyor. Arada maç spikerliği yapan müzisyenler kahkahaya boğuyor kalabalığı. Geç anlayıp gülmeye başlayan bizleri, ses oraya yeni mi geldi deyip, ikinciye güldürüyorlar. Bu sefer vakti iyi ayarladık. Bir yandan şarkıya eşlik edip, kaçak çay içip, loş ışıkta yazıyorum. Gün boyu mavi saçlarıma gülen ergenlerden sonra ilk kez rahat hissediyorum kendimi. Çünkü karanlık. Ben artık satırları değil şarkıları haykırmak istiyorum. Günün soğuk esprisiyle burada kesiyorum.

The following two tabs change content below.

Email adresiniz paylaşılmayacak