Mantıksız geliyordu rutinlerle sarılı günlük yaşam. Gitmenin, değişmenin anlamı vardı sadece benim için. Sevişmeyi fahişelerle tekrarlamak bana daha fazla zevk veriyordu. Her tren yolculuğunun sonundaki bir kasaba durağında mutlaka bir fahişe bulurdum bazen çoklu vagonlarda, tren koridorunda ya da trenin yemek vagonunda karşılaştırdık çok fazla konuşmaz birkaç kelimeden sonra birbirimizden sıkılırdık, bazen saçma sapan bir pansiyonda birkaç günü beraber geçirir, sarhoş olur sevişirdik. Sonra hiç bilmediğim bir yerlere giderdim. Sırt çantama sarılıp yol boyunca çölü izler, tek tük ağaçları sayardım. Bazen saydıklarımı karıştırır dalıp dururdum. Yol, beni hipnotize eder, içine çeker. O arada bir sigara sarardım ve vagonda içemediğim için tabakamda biriktirir en incesi en güzeli diye diye ayırır dururdum… Bir sonraki durakta hangisini içmem gerektiğine karar verir, ve seçtiğimi yakardım ilk fırsatta. Sonra elimi rastgele daldırır birini çekip yakardım.. o arada insanları izlerdim, acaba biri bana bakıyor mu bakmıyor mu diye. Onlardan, o aptal sürüsünden iğrenmeye devam ediyordum. Birçoğu gözüme yalancı gelirdi. Bazıları beni itici bulurlardı, sarhoş pisliğin teki derlerdi, bazı kadınlar utanmaz diye nitelendirirdi. Evet öyle olabilirim ama arzularıma ve isteklerime saygı duyarım. Onları gerçekleştirmek, ya da o yolda ilerlemek benim için kutsaldır, eninde sonunda istediğimi elde ederim, bu bazen sadece konuşmak veya sevişmek olabilir ya da en önemlisi değişmek.
190920