Ruhuma herşey fazla geliyor ait hissettiğim tek bir yer vardı oda ellerimin arasından kayıp gitti
İçimde durmadan kalbimi tırmalayan sesleri kaybettim
Bir kalbim var mı onu bile bilmiyorum
Mucizeye rastlamam şart yaratabilecek kadar gücüm kalmadı…
Şimdi tanrım bana gökkuşağı renginde hayaller yolla
gerçek olmasa bile en azından kurabileceğim..
Yolda olmak istiyorum bir yerde bağlı kalmadan
Ruhum özgür
Zamanın ötesinde, kavramsız
Plansız hayatın karmaşasından uzak
Zihnimde sadece Pink Floyd çalsa
Ruhumu parçalamadan gözlerim sadece güneşin doğuşuna aralansa
Gün içinde bulantı ile sıçramak yorucu
Plastik gülümsemeler
Yapay hisler hiç biri bana göre değil
Kavram kargaşasından kaçıp huzur bulmayı ümit ediyorum
Odamın tavanında renkli çiçekli şiirlerim yok artık
Hepsi bukowskiden dizeler
Nede olsa artık sende yoksun
Bu hikayede hiç olmayan seni yaşatmaya çalışmanın saçmalığı sonradan yapıştı yakama kıvrak bir manevrayla
Ne acı…
Adımlarımı hızlandırıyorum sanki daha hızlı yürürsem daha çabuk geçecekmiş gibi
“Saat üç şarap kadehi kaçıncıya boşaldı hatırlamıyorum, gözlerinde böyle olsa keşke anımsayamasam geçmişin kırık özlemi, sol omzundaki ben..”
Yanına gelirken hep bir telaş sarardı içimi ilk günkü gibi..
Telaşlarımın acıya dönüşeceğini bilsem bile sevinç naraları atarak koşardı kalbim, adımlarım sana…
Yürüdüğüm her kaldırım her köşe başı şimdilerde kırık ve hissiz…
Bana bıraktığın bu kentte omuzlarıma sırtladığım duygularımla kalıyorum ayakta
Kocaman bir hiç gibi
Ne yazık senin bundan bile haberin yok
Ve hiç bir zaman olmayacak
Her yeni güne silkelenerek uyanıyorum
Hafifleterek telaşlarımı
Unutarak anıları
Ben şimdi çoktan unuttum ismini
Anımsamıyorum yüzünü en ince ayrıntısına kadar..
Yoldayım..
Özgür
Zamanın ötesinde…
Ve sonu gelen bir şiir gibi yorgun hissiz..