Dudaklarımdan süzülen duman gizli benin bir çığlığı aslına bakarsan. Birçokları gibi açık seçik kavga edemediğimi biliyorum. Ruhun odalarında sıkılıyor, bunalıyor, isyan ediyorum. Kimi zaman arıyor kimi zaman kaybetmeyi göze alıyorum. Şimdi, hiç olmayı deniyorken terk ediyor ve gizli benin dumanını bütün şehre salıyorum. Bacadan varoluş kokusu yayılıyor. Sansürcü seni! Hadi konuş.
Sinsi, ürkek ve çenebaz o. Akıllı sanıyor kendini. Saydırıyor bana lambaları kapatırken. Pencereleri örtüp peçeteleri koparırken. Dördüncüde, yedincide, onbirincinde son buluyor. Altının sezgi olduğunu, sekizin sonsuz, onun tamamlanma… ah nereden öğrendim. Kutsal sayılar, sizin gibi tonlarcası kendini önemli sanıyor.
Ülkeye özgürlük tutsakları yığılmış. Tutsakların kendi özgürlüğü var. İki, dualite. İkilik. Üç, Tanrıya tutku. İnin içinde yedi adam. Kutsal tutsak.
Zihnimde dolaşan çocukluk öğretileri huzuru değil korkuyu yaratmaya devam ediyor. Dörtte randevum var; dörtle. Geri dönülüyor ve sonra geleceğe. Kimsesiz kayığın ailesini arıyorum. Kaygılı kayık.
Var eden siz sevgililer, benden memnun değilsiniz.