Değişmek bir şeylerin başlangıcı mıdır? Sen değişince dünyan da değişir mi? Bugün kafamın içinde ele aldığım konu bu. İnsan neleri değiştirebilir? Çoğu zaman elinde midir, değil midir? Kime göre neye göre değerlendirmeliyiz? Tüm bu karmaşık sorulara karşın muhtemel cevabı bulmuş değilim. Hatta bunun net bir cevabı olduğundan da emin değilim. Kendimce vardığım kanaat; değişimin oluşumlardan, yıkımlardan ve yeniden yapılandırmalardan oluşan bir dizi süreç olmasıdır. Gün içerisinde, her başım ağrıdığında bunu az su içmeme bağladığım bir eylem sürecinden bahsetmiyorum. Bahsetmekte olduğum değişim, ruhsal doğurganlığı kazandıktan sonra, içten dışa yansıttığın benlik kavramıdır. ‘Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir’ diyen Herakleitos, değişimin süreci olmayan bir yol olduğunu vurgulamak istemiştir ve buna bağlı olarak evrende sabit olan bir şey yoktur diye ekler. Evrende sabit kalmayan şeyler, Friedrich Nietzsche’nin “Bengi Dönüş” teorisi bir diğer adı ile sonsuz dönüş ile bağdaştırılabilir. Bu teoriye göre, zamanın döngüsel bir formda olduğu ve olayların bu döngü içerisinde yenilendiğini ve yenilenmeye devam edeceğini söyler. Her şey bir başka şekil alarak varlığını sürdürmeye devam eder. Kısacası, her şey başka bir şey ile bağlantılıdır ve bir son yoktur. Sonun da sonu yoktur diyebiliriz. Nietzsche’nin Bengi Dönüşüne göre değerlendirecek olursak, ölümün son durak olmadığını, aslında bir geçiş noktası olduğunu söyleyebiliriz. Ölüm bile bir son değilse ve değişimin bir parçası ise, biz yaşayan varlıklar için değişim kaçınılmaz şekilde mutlak bir gerçek olacaktır. Değişim eğer bir şeylerin başlangıcı ise, bu illa ki biten bir şeyin olduğu anlamına gelmez. Var olan olayların gelişmesi de bir değişimdir. İnsanın elinde olan şey değişmek, elinde olmayan şey ise değişimi kabul etmemektir. Nietzsche’nin kuramını kafamızda betimleyebilmek için, antik Mısır’da yaşamın döngüsü sembolü olarak kullanılan kuyruğunu yiyen yılanı (Ouroboros) örnek alabiliriz.
Kuyruğunu yiyen yılan figürü, ölümü temsil ettiği gibi yaşamın da sembolüdür. Ölümün ve yaşamın iç içe geçtiği bir döngüdür. Yılan kuyruğunu yiyerek aslında her şeyin bir devamının olduğunu belirtir. Nasıl ki bir çemberin köşeleri yoksa (Travis’in ‘Side’ şarkısında da belirtildiği gibi; the circle has only one side), ölüm ve yaşamın da sonu yoktur, birbirini takip eden bir zincir gibidir. İnsan her ne kadar ölümden korksa da ki bazıları yaşamaktan korkar, bunların sonu yoktur. Korkunun yarattığı bir mucize de yoktur. İnsan değişimle gelen sonsuz döngüye aittir.