Kategoriyi Tara

Blog

çocuk hâlâ

saklanmak istiyorumen ince ağacın gövdesindebir tek kalbimi dayayarak yaşlı gövdeyesaklanmak istiyorum karınca yuvalarınatek parmakla oymak karanlığıçevirmek küçük bir ekmeği sırtımdasaklanmak istiyorum babamın eteğinin altınaannemin

Sesimizi duyan yok mu!

İçimde kaybettiğim bir çocuk var. Üstü başı kirlenmiş. Elleri ve dizleri kan içinde. İçimde bir çocuk öldü. Hiç oynayamadığı oyuncakları ile enkaz altında kalmış. İçimde ölen bir baba var. Masaya oturmadan ben tokum diyerek bir köşede

biz olabilmek neydi?

Bir ve birin katları yine bir. Oruç Aruoba sormuş bu soruyu, “ile” kitabında. Üzerine düşünmek istedim, ama benimki patolojik bir inceleme olmayacak. İnsan sevdiğine nasıl bu kadar patolojik bakabilir onu da anlayamıyorum. Mesleksel göz

Tanıma Girişimi

Öznel mutluluk üzerine dayalı bir dünyayı hayal edemiyorum. Hayatımızdaki sistematik başarılar, fonksiyonel kararları daha iyi almamıza yardımcı oluyor sadece. Alanımızı oluşturmak, ilerlemek ve sonrasında konfor alanımıza bağımlı hale

Karanlığa alıştık, yanarak aydınlanıyoruz…

Acı ormanlarında yürümek acıtıyordu yüz hatlarını. Hatalarının her defasında yüzüne vurulması gibi bir histi. Biraz daha acısız olanı. Geçmişin karanlığını aydınlatan gelecek yangını. Ve arada kalan bir gün. Bugün. Düne

mavi bir kelebek kozası ve hayaletler gibi

Belli bir dinamikte sabit bir ‘şey’ olmakla başlar tüm hikaye. Beyninin kıvrımlarına yaklaşarak mükemmel hissedersin. Bir gün olur, an’ların sıkışmış eziyetini üzerinde taşırsın. En basit olasılıkla çok fazla ‘şey’ barındırırsın. İki

S.

18Yaz'17 Çok eski bir yerden geliyorum. Uyandığımda hava kapalıydı. Tam kalkıp kahve suyumu koyarken yağmur yağmaya başlamıştı ve ilk aklıma gelen şey yazın ortasında Kızılay’ın ara sokaklarında çok sevdiğim bir bara arkadaşlarımın

Hayatın Dinamiği

Son zamanlarda bakış açımı değiştiren, önemini canımı acıtarak bana gösteren bir fizik dersi aldım. Daha önce delta hız (Δv) ve bağıl hız kavramlarını duyduysanız bile çok basitçe anlatacağım. Merak etmeyin kuantum fiziği kadar karışık

O Eylül

Eylüldü… Bir yerlerdeydim. Uzaklarda olmaya duyduğum özlemi biraz olsun dindirmek için düşmüştüm yollara. Biraz Kaş, Biraz Demre, en çok Kumluca… Kaçmanın yolunu bulmak için geçtiğim her yerde kendimi de bulmak istiyordum. Biliyordum

Yol boyunca …

Uzun yolların üzerinde ki aralıklı çizgiler. İlerledikçe anlıyorsun hareket halinde olduğunu. Belirli bir hıza ulaşıyorsun ve dümdüz bir çizgi halini alıyor. Arada ki boşluklar kayboluyor. Mesafe ayarlanmıyor. Öylesine dümdüz. Öylesine

Öfkenin Başkaldırısı  

Maharetli bir budala, evvelden aşinadır öfkesine. Başkaldırı ise gereken ölçüde dünyanı karartır, sessizce grileşir. Bizimle sevişen hikayelerimiz vardır, dışarıdaki ayaza benzer. Hayallerin ne kadar geniş olursa olsun, dalgınlığa

gökyüzünde bi’ krallık var

gökyüzünde… gökyüzünde bi’ krallık var. umut verici çığlıklar delirebilir miydi? aşırılık dünyaya gülümseyebilir miydi? bir tüy gibi sevgi herkeste doğabilir miydi? gökyüzünde… gökyüzünde bi’ krallık var.

YALNIZLIK – DELİLİK

Yalnızlık ve deliliğin en iyi alanı, kimsesizlerin kimsesi olan sokakların arka yerleri, avm’lerin gözükmeyen temizlikçileri, gece hayatının münzevileri ve gecenin sessiz çığlığı olan evsizleridir. Hatta büyük ideada çığlık atarken sesinin

benzersiz

hiç benzemiyoruz birbirimizeiki nar kırıldıtaneleri soluk pembe, taneleri koyu kızılne kadar benziyoruz birbirimize kol boyumuz aynı değilüstümüz başımız yırtıldızaman durdu, aynı değil yastığımın çukurugömleğin üstüme tam oldu,

Dünyaya Yakalanmak

Korkularında, ruhunun düzenine uymayan bir sancı vardı. Diz çökerek ancak bu gezegende yürüyebilirdi. Duygu fırtınasında kayboluşa doğru ilerliyor ve yakalanıyordu dünyaya. Tekrardan, tekrardan, tekrardan… Meleklerin varlığına inanmak mı?

Son diye bir şey yoktu. 

Her şey başlangıçtan ibaretti. Derin uykusunun ardından gözlerini açtığı an güneş karşılamıştı uyuşuk bedenini. Kapalı kalmasına alışan göz kapakları savaş veriyordu açılmak için. Alışık olmadığı ışık anlık bir

Aidiyet, Bir Anlayış

Zaman, kimi zaman bizim sandığımızın aksine uzamdan ibaret değildir. Çalkantılarve erişilmesi zor dehlizlerle doludur. Bu noktada meydana gelen şiddetli zelzeleler kişininruhsal aleminde bir depremi meydana getirir. Ortaya çıkan bu

“YAŞAM YALNIZCA BİR ÜRPERTİ…”

1922-1975 yılları arasında yaşamış olan şair, yazar, yönetmen gibi birçok sıfatın hakkını vermiş olan bir insan. Neslinin tanınmış isimlerinden bir usta; Pier Paolo Pasolini. "Sana parlamamayı öğretecekler. Sense parlayacaksın.’’

Zamana Not..

Seninle hiçbir zaman hafta sonu gezisine çıkacak planlar yapmaya vaktimiz olmadı. Konuşa konuşa bir kentin başından sonuna kadar yürüyemedik. Başka bir kitapçıya doyamadan herhangi başka bir kitapçının tozlu raflarında birbirimize bakacak

Fındıklar ve Fıstıklar

… aslında çok arkadaşım var. O halde neden niye mutsuz ve yalnız hissediyorum diye düşündüm. Bulamadım. Sanki kendimi hatırlattığım için oradaymışım gibi geliyor. Hatta çoğu zaman böyle hissediyorum. Beni seviyorlar ona da eminim. Yoksa

Yaşamak, ölmek için bir güne daha meydan okumak … 

Acının yoğunluğundan açamadığı gözlerini zorluyordu gecenin ağırlığında. Ağırlığı altında ezilen bedeninde bir nefes arıyordu ciğerleri. Yırtarcasına dolaşıyordu oksijen damarlarında. Bedeninde eser miktarda kan, çoğunluğu odanın çeşitli

Yaşıyorsun Melinda!

Nasıl olur da benliğime yakalanıp aynı zamanda ondan güç bulabiliyorum? Rüyaların yıkıcı eylemi beni an’lara inandırmaya devam ediyor. Bulduğum güç, benliğimin yer aldığı bir an’dan ibaret. Fısıldayarak: Kalıcı olmasını istediğin

Havuç Adamın Güncesi 1 

Son sayfanın ilk cümlesi buydu: “ Hiçbir şeye kalkışmadan yaşayan adamın hikayesi…” ve devamı da şöyleydi: “ Erteledim, hayatım boyunca erteledim. Öteledim, engelledim. İyi de olsa kötü de olsa sürpriz olmaması için hep

Benden bir parça

Son zamanlarda onca duyguyla aynı anda baş etmek zorunda kalıyorum ki kendi ruhumdaki kontrolü kaybediyorum. Sinirliyim, çaresizim, minnettarım, mutlu ve mutsuzum, uykusuzum, huzursuzum hiç olmadığım kadar huzurluyum, pejmürde bir

HEARTBREAK HOTEL

Harikalar diyarında Alice bir süre ilerledikten sonra yol ikiye ayrılır ve tavşana sorar:“Şimdi nereden gideceğim?”Tavşan şöyle cevap verir:“Nereye gideceğini bilmiyorsan nereden gittiğinin bir önemi yok!” Kırılgan bir dönemdeyseniz

Gece yolcuları

Gümüş dua: bizden başka kimse anlamayacak Öğlen miydi? Hayır, öğlen sıcağında dışarı çıkılmasına izin vermez anneler. Öğlen güneşleri yasaklı iki genç çocuktu onlar. Evden kaçmış, başlarına ay geçen iki genç çocuk. Gecenin karanlığını

Geceye

Gözlerimin arkasında bir ayna vardır Ona baksam görmem kendimden gayrı Yansımam ve vücudum bütün Ne benden nice vardır ne de içerisi vardır Bedenim bu hayatı izlemekten hoşnut Mutlu olursam yansımamda bulursun Korkarsam