Ikarus’un şarkısı
”Bir sabah uyanırsın
Üzerinde tüy kalıntıları
Yanık kokusu burnunda tütüyor
Özlem mi yoksa pişmanlık mı
Hatıranın koynuna girmişsin
Kasıklarına çiğ düşmüş geceden
Terin soğumamış ateşi harlıyor
Bedeninden sağ kalanları yakmakta
Gözlerin henüz alışamadı renklere
Üstünde ve varsa kelimelerin kadar siyah
Yolunu bulmak kolaydır gölgeler için
Anlamak ve susmak sana erdem diye öğretilen
Bedenini durdur, kelimelerini durdur
Bir sabah uyanırsın
seni güneşin gerçeğin imgesi olduğuna inandırdılar
gökyüzünün bakıp hayal kurulacak bir yer olduğuna
sen kaldırımlara yazgılıydın asfalt yollara
bir evden diğerine gitmek kadar yolculuğa
kanatlara ihtiyacın olmayacak bir süre
adımların hep sarsak kalacak bir el tutsun tökezlersen
aradın bedenlerde sırtında yara izi olanı
bir sabah uyanırsın
kabul ve kusur ile süpürürsün yatağını
işte gerçek kirpiklerinde bir leke gibi duruyor
yıka yüzünü kıyamıyorsan kullan inandığın birinin ellerini
yüzüne çarpsın hayatı, gözlerin titresin açılsın
üzerine giy bir şeyler alı moru olsun
belki bir gülümseme dökülür tesadüfen
sokağa çık koştur sende
gördüğün herkesten daha çok koştur
kim sana inanırsa umudunu ödünç alırsın
bir sabah uyandığında
kelimeleri terk et, şiiri terk et
sesini terk et, gülüşünü
ihtiyacın olmayacak kanatlarına”
h. i. özay