iyi geceler

Severdim. Bir çocuk gibi bakacak kadar. Yalnızlığına sadık bir arkadaş olacak kadar. Yalpaladığını senden önce bilecektim sen konuşmadan, senin aksine. Mahsunluğundan bilecektim olanı biteni. Düşsen ellerim nerde olsa uzanacaktı ellerine. 7 saat değil 7.000 saat geçse yollarda kabul etmediğin şehrinde günübirlik bi yer bulurdum bana. Ben burada bile kırılmadım sana.

Sevindiğinde katlayıcı bi ortak olurdum. Kızardım tabii yine. Küserdim belki. Ama uzaklaşamazdım. Hiç olmadı çünkü biliyorum. Küssem dizlerinde ağlayan bir çocuktum ben. Sense görmeyeyim diye üzerime kapılar kapatan başka bir çocuk. Bir heves koşup anlattığım her şeyi duygusuz bir ifade ile karşılamanı kalbim kabul etmese de bilirdim seni. Ben burada bile kırılmadım sana.

Sevilmediğini düşündüğünde alıp kurtarırdım seni olduğun yerden. Benim tarafımdan sevilmediğini hissettiğinde acımasız olurdum kendime. Senden artık bunu göremesem de.

Sen benim hiç doğurmadığım sevgiye muhtaç bir çocuktun. Ben de öyleydim. Hep destek bekleyen, elimi tutan olsun diye bekleyen ama söylemeyen. Söylememeyi öğrenmiş bir çocuk. Ben sana burada bile kırgın değildim.

Bir evimiz olacaktı dedim sana. Kahvaltısız çıkmayalım dediğim. Ama sen erken bile kalkamıyorsun diye karşılık verdiğin. Çocuklarımız olur dediğim. Benim çocuklarla aram iyi değil dediğin. Uzağız aynı salonda bir gün istiyorum dediğimde ben korkuyorum dediğin. Ben burada da kırılmadım sana.

Şimdi ayrı hayatlarda başkalarına ev olacağız. Birbirimize el. Başkalarını dizlerimizde uyutacağız. Bambaşkaları sevecek saçlarını oynamamızı. Başka insanlarla sevişecek başka çocuklar yaratacağız. Başka şehirlerde başka insanların tanıdığı biri olacağız. Başka bankalara başka parklara gideceğiz. Başka mevsimler yaşayacak, başka hava durumlarına bakacağız. Deniz aynı deniz hava aynı hava gökyüzü toprak aynı olsa da. Biz birbirimize aynı olmayacağız. Ben burada bile kırılmadım sana.

Çok arkadaşlı az benli bir hayat seçtin. Az bana katlanamadım ve gittim. Uzun bir hikayenin en kısa özeti bu oldu. Ben burada kırılmaya başladım sana.

Mektuplar bıraktım gelecekteki bana, hayali hayatıma, çocuklarıma, gençliğime. Onlar seninle bi hayatın hayali mektuplarıydı. Çoktan yırtılıp atıldı. Yeni bir hayale gebe kalana kadar mektup yok, hayal yok.

Çok fotoğraftan oyacağız birbirimizi. Yeni ailelerin sohbetlerine gireceğiz. Başka birine anlatacaksın mahalleni, eski top sahanı, güzel lise yıllarını, ilk aşkını, ilk aldatılışını. Çok fotoğraftan silip atacağız, çok anıdan ayrılacağız artık. Güzel günleri başkaları artık hatırlamasın diye biz de unutalım diye.

Yeni biri tanımayacak eski seni. Bu yüzden sevebilir belki.

Sana bende kalan ne varsa gönderdim. At istersen istersen sat. Dağıt hatıralarımı. Dağıt aklını. Sahillerde, masa oyunlarında, sokaklarda, evinde. Arkadaşların yardım edecektir sana. Kötü bi hatıradan kurtulman için. Ellerinden geleni yapacaklardır.

Sen de verebilirsin sana verdiklerimi, aldıklarımı, yaptıklarımı. Bir kimsesize. Gece gelen son belediye işçisine.

En sevdiklerinle unut beni. Az bi boşluk kaldıysa ben gittikten sonra kendini sev. Başkalarının hayatlarında sınırlı kalacağını bil. Yarını düşün. Bugünü atlama. Dünü unutma. Kimin için kimlerden vazgeçtiğini unutma. Hayatını kimlere nelere karşı bir masaya koyup kumar oynadığını unutma. O masadan beni kaybedip kalktın. Artık elinde olana sahip çık. Bir arkadaşın olarak sana son tavsiyem bu.

Buralarda bile kırılmamı toplayacak gücü bulmuştum. Ama artık bunu anlatmam, yazmam.

Bu bi veda değil.

Bu benim aynı sima’yı bi kere daha görmek istemediğim için terk ettiğim terk ettirildiğim bi hayat. Bu benim dakikalarca konuşup cevap alamadığım boşa geçen bi hayat.

Tüm sevdiklerinle sonsuz bi hayat diliyorum.

İyi geceler. İyi uykular.

Sana sonsuz bi uyku diliyorum.
Afili bi uyanış diliyorum.

The following two tabs change content below.

raziyeayhan

Email adresiniz paylaşılmayacak