MONOLOG

17 Ocak 2021 Pazar

Soğuk, umutsuz ve hüzün dolu bir kış günü…

Kulağımda, hep dinlediğim bir tarzda fısıldanan büyülü bir melodi. Yalnızlık… Hüzün… Paranoya… Öfke patlamaları… Şiddet… “Aşkın büyüsü ve geçmişten gelen bütün sesler…”

Her şey o kadar karışık ki… Hem hiç durmadan konuşup zehrimi akıtmak istiyorum hem de sonsuza kadar susmak. Kalemi ve kâğıdı elime alınca sayfalar boyunca yazmak istiyorum ama tek yapabildiğim bomboş sayfalara bakmak oluyor. Sanki birden düşüncelerimin fişi çekiliyor. Ne acı!

Bazen kendimde her şeyin üstesinden gelebilecek kadar güç hissediyorum, “yaparsın kızım, Zeyna’sın sen, bütün bu insanların umut ışığı sende, biraz daha pozitif ol, sakın pes etme” diyorum. Bazen ise insanlardan o kadar tiksiniyorum ki herkes ölsün istiyorum… Nasıl bu kadar kötü olabiliyoruz aklım almıyor. Bu beden bana ait olabilir ama bu ruhla ne yapacağımı hala çözebilmiş değilim.

Bunca kötülüğün, acının, sevilmemişliğin, vurdumduymazlığın içinde hala nasıl “iyi” olanı arayabileceğimi artık bilmiyorum. Galiba acı asla geçmiyor. İnsanlar değişmiyor, şu saatten sonra sahte sevgiler mutlu etmiyor, yalanlar görmezlikten gelinmiyor, ruhumuz bir türlü huzura kavuşmuyor… Vasıfsız keder!

Şu an bile neden bu kadar umutsuz yazdığımı bilmiyorum, kalemi kâğıdı elime aldığım an birden bire bu kelimeler dökülüveriyor, ki çok uzun bir zamandır yazamıyordum. Kelimeler bir türlü toparlanamıyordu. Bunun bana geri dönüşü bir umutsuzlukmuş… Ne hoş! Bu katlanılmaz evrende bize kalan en büyük armağan koskoca bir umutsuzluk…

Zamanın, evrenin ve boşluğun içinde kendimizi bunca sıkışmış hissederken, bu kadar vasıfsızken ve bu denli sıkılıyorken hala güzel şeylerin olabileceğine inanmak biraz ütopik mi oluyor sizce? Hâlbuki bütün ütopyalar güzel değil midir? Sonsuz evren teorilerinin içinde tüm hayatlarımızda mı bu kadar mutsuzuz ve hüzünlüyüz yoksa sadece birinde bile olsa mutluluğu yakalayabiliyor muyuz? Eğer bunu elde edebildiysek ne mutlu bizlere… Çünkü bir tarafım her şeye rağmen hala ve hala iyi olanın güzelliğine, sevginin iyileştirici gücüne inanmak istiyor. 

İçinde olduğumuz bunca buhran, psikolojik savaşlar, adını şu an koyamadığım bunca harp… Bunların hepsinin birer kilit noktası olduğuna inanıyorum. Ve bu kilidi de sadece sevginin ve güzelliğin açabileceğine de… Umarım bunu birlikte başardığımız bir gün zaferini de kutlayabiliriz. Bu umutsuzluk zincirini de kırabiliriz.

Sevgili arkadaşlar; ruhunuzdaki ışığı sakın kaybetmeyin ve hep sevgiye inanın. Saf sevgiye… Sevgi muhteşem iyileştirici bir panzehir.

Ve hep söylediğim gibi bütün ütopyalar güzeldir. Ve de kelimeler hep biraz kifayetsiz…

The following two tabs change content below.

antroposen

Latest posts by antroposen (see all)

Email adresiniz paylaşılmayacak