Piç – Hakan Günday

– Hayat seni öyle bir noktaya getirir ki kendini sevdiklerinle savaşırken ve nefret ettiklerinle sevişirken bulursun, üzülürsün, pişman olursun, sonra biraz zaman geçer ve tersinin bu dünyada işlemediğini anlarsın.

-Piçler iradelerini sadece hayatta kalmak için harcarlar. Dünya üzerinde bir gün daha geçirebilmek için. Çünkü onları en çok zorlayan konu hayattır. Bütün iradelerini yataktan kalkmak akıllarından geçen delice düşünceleri gerçekleştirmemek için harcarlar. Dolayısı ile eline doğdukları topluma yararlı bir birey olmak ve o ele tükürmemek konusunda irade eksiligi çeker. Sadece ve sadece hayatta kalmak için harcadıkları irade miktarı sahip olduklarının hepsini tüketmeye yetecek kadardır. Bu nedenle piçler sosyal hayatın içinde zayıflıklarıyla tanınırlar.

-bir kitap okumuştum. adını hatırlamıyorum. içinde bir domino teorisi vardı. domino taşlarını bilirsin. önce özenle dizilirler sonra tek bir fiskeyle hepsi teker teker yıkılır. ancak romandaki hikayede domino taşlarından oluşmuş zincirin iki tarafına da aynı anda dokunuluyor. ve zincir aynı anda iki taraftan yıkılmaya başlıyor. zincirdeki domino taşı sayısı tek. iki uçtan birbirini yıkarak ilerleyen taşlar tam ortadaki taşın iki yanına da aynı anda çarpıyor. ortadaki taş aynı anda, aynı güçte iki darbeyi, iki tarafından aldığı için ayakta kalıyor. bütün yıkılmış taşların arasında tek başına duruyor. işte roman böyle bir şeyi anlatıyordu.

-Medeniyet duvarla başlar. duvar örmek çeşitli amaçlar taşır. bu amaçların ilki ayırmaktır: insanları, hayvanları, bitkileri ve şeyleri. daha sonraki amaçlar içeride ya da dışarıda bırakmaktır: insanları, hayvanları, bitkileri ve şeyleri. duvarlar örülür ve iki cephelerinde hayatlar gelişir. duvarsız bir dünya günümüz insanı cehennemdir. medeni insanın ruhsal dengesini sonsuza dek kaybetmesine elektrik, kanalizasyon ya da iletişim sistemlerinin çökmesi değil, duvarların yıkılması neden olacaktır. bu yüzden duvar ustalığı kapitalist anlamda ilk gerçek meslektir.

-Piçler düzensiz hayatlarında düzenli olarak içki içerler. ancak hepsinin de bir sınırı vardır. belli sayıdaki kadehten sonra sarhoş olup sızarlar. sızdıkları yerin adı huzurdur. hiçbir şeyin düşünülmediği ve hiçbir şeyin hissedilmediği o muhteşem huzur.piçler içki içmeye mecburdur. çünkü gündüzler ve geceler, dünya adındaki gezegenin mevsimlik hareketleri sayesinde değil, alkol oranı yüksek içkilerle kısalır. piç de kısa günün karı olan huzuru dudaklarından içeri dökendir.

-İnsanlık, kendini öldüren ilk insan tarafından ihanete uğramıştır. ancak sadece zamanın lehine işleyen zamanla zekasının katili ve kurbanı olan insan, intihar etmeyi utanç verici bulmuştur. ölümsüzlüğün, hayatta kalmaktan geçtiğini öğrendiği için varlığında yamanamaz delikler açarak kendine tecavüz etmeyi öğrenmiştir. böylece insanlığın unutamayacağı ve tanık olabileceği en korkunç gösteri başlamıştır.

-Türkçedeki kelimelerin ilk anlamlarının pek de geçerli olmadığı bir yüzyılda piçler, babaları bilinmeyenler değil, babalarına ihanet edenlerdir. babalarına ve annelerine. piçlerin ebeveynleri dünyadan doğal ölümlerle ayrılmazlar. katillerinin adı üzüntüdür. kimse öz çocuğunun ihanetlerinden canlı kurtulamaz. kurtulsa bile içi doldurulmuş bir av hayvanından farksız yaşar. ve piçler her ne kadar birçok geceyi ailelerinin leşlerinin hayaletleriyle geçirseler de, sabah hissettikleri tek acı bademciklerindeki sigara yanığıdr. onun tedavisi için gerekenlerse diç macunu ve üç ayda bir değiştirilen diş fırçasıdır.

-Kadınlar piçlerle tanışırlar. sorumsuzluklarına ve hayatın işlevsel alanlarının dışındaki uzmanlıklarına hayran kalırlar. geçmişin, geleceğin, hatıraların ve ideallerin konuşulmadığı masalarda uzun uzun tarif edilerek hazırlatılan kokteyller içerler. bir sonraki iş gününde erişilmesi gereken verimlilik kotaları olmadığı için uzun uzun sevişilen yataklarda uyurlar. ve sabah, kadınlar piçlere aşık uyanırlar. doğru kişi tarafından çaldırılmasını bekledikleri telefonların yakınlarında sinirlenirler.

Email adresiniz paylaşılmayacak