Reddediliş

Hayat seçimlerden ibaret olduğunu bazılarımız düşünmüştür. Bunlardan seçim yapmama da bir seçimdir aslında. Reddedildiğin de bazen anlam verememe nedenin;bazı şeyler ne kadar büyük basit ve güzelse, o kadar küçümsenir, reddedilir toplum tarafından.
Bu reddediliş bazen karşındakinin gitmesi ile terk edilişe dönüşür. İlk terk edildiğinde en azından bir süre eskisine göre daha az korkunç bir görünüm içinde olmak; iyi giyinmek, ayakkabıların boyalı, saçların taralı olması ve gülücüklerini dağıtmak gibi eylemler içine girersin.
Yada, her reddedilişin seni başka bir yola itmesi ile ilk terk edileşinin sonrasında daha iyi görünmeye çalışacaksın.İnsan bunları yaşamaya başladığında, başka arayışlara girdiğinde kendini aramaya ne olduğunu bulmaya çalışmakla geri getiremeyeceği zamanını harçamaya başlar.
Okuduğun bir kitapta aşk ile yol arasında kalan birinin yolu seçmesi gelecek aklına.
Bunları yaşarken tabiki artık reddedilişler, terk edilişlere döndüğünden, artık arada kalmamayı öğrenmiş olacağız.
Bu geçmişte de böyle oldu.
Picasso aşk ile sanatı arasında kaldığında mavi tulumunu giyindi ve ortaya Ağlayan Kadın Tablosu çizdi.
Jack Kerouac aşk ile yol arasında kaldığında yolu seçti. Sonrasında On The Road’ı yazdı.
Jim Morrison aşk ve müziği arası da kaldığında müziği seçti. The Doors ortaya çıktı.
Bazen de terk edildiğinde son yudumunu çeker ve boşalan kadehini tekrar doldurup ve masanda oturmaya devam edersin.

The following two tabs change content below.

azizgunbati

''Burası yaşamını tamamladıktan sonra ölecek olan bir insanın günlüğü..'' #NeoBeat /#perasperaadastra / https://adastraa.net

Email adresiniz paylaşılmayacak