İnsanlara, insanlığa, insan olmaya, insan doğmaya ve insan dünyaya getirmiş olmaya; dolayısıyla en çok da kendime öfkeliyken ve sonra dünyaya fırlatılmış olmaya inanmanın ruhsal rahatsızlığına rağmen hissettiğim vicdani rahatlıktan başka sığınacağım hiçbir şey kalmamış olan şu dünyada…Başka sığınacağım hiçbir şey kalmamış şu dünyada hiçliği özüme bu kadar sindirmiş ve masumiyete dair tüm inancımı çirkin ve anlamsız kahkahalar eşliğinde kaybetmişken…Masumiyete dair inancımı çirkin ve anlamsız kahkahalar eşliğinde kaybetmişken yeniden eski olmanın doğum sancılarını çekiyor yüreğim. Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi geliyor gözlerimin önüne. Soruyorum Button’a: – Anlat bakalım Sayın Button, eskiyerek yenilenmek nasıl bir şey?Mazur görün. Verdiği cevabı sizinle paylaşmayacağım. Ha unumadan sorayım; sayın Asaf’a göre kaç sene sonra yolu yarılayacaktık? Ben geri sarmaya karar verdim çünkü.