Yolda Olan Ruhlar
Uzun zaman olmuş, tüm dünya kapanmış neler olacağı konusunda hiçbir fikirleri yok. Dünya ile birlikte bir çoğumuz gibi bazılarımızdan ruhları dahil her şey gitmişti. Daha önceleri yalnızlığımız olsa da, sanki bir şeyler kaybolmuştu. Kaybolan ruhumuzdan bir parçaydı belki. Bunu öğrenmenin tek yolu vardı. Yolda olmak…
Yolun ruhunu aramak.
Kaybolan duyguların listesini yapmış olsam, olan duygulardan daha fazlası sıralanırdı… Aşk, tutku ve şehvet, okumak yazmak yada bir şeylerden tat hatta koku almak dahil kaybolmuştu. Bunları bulmak için yolda olmak gerekliydi çünkü yolun ruhunu yada kaybolmuş ruhların veya duyguların olabilecek tek yeridir yol…
Plan yapmadan yola çıkmaya karar veriyorum. Yolda rotama dahil olan şeyler, ruhuma dokunuyor bazen akan bir şelale bazen yol kenarında yanan bir ateşin üzerinde duran bir demlik çay, yoldaş oluyor yalnızlığıma… Gidiyorum en kuzeye karanın bitip denizin dalgasının ilk vurduğu ince burun kayalarına, çıkıyorum 1400 rakımlı Kargı dağının yamaç noktasına…
Yol özgür olan yılkı atlarının dolaştığı Canik dağlarının yaylasına götürüyor bizi. Sanki rüzgarda savrulan yılkı atlarının yeleleri gibi özgürüz orada…
Sonrası bir bakmışım, tamamlamışım ruhumun parçalarını, yol boyunca gittiğim üç bin kilometreyi aşmış bir rota oluşturmuşum…
Ruhumun en son parçalarını emanet ettiklerimle beraber tek bir beden olmuşum,bunca yolu beraber gitmişiz ama yol daha bitmemiş . Yolda olan parçaları katmışım ruhuma aynı beden de birden çok ruh olmuşuz ama yine yalnız…