Açlık

Suyun ağırlığı altında yavaş yavaş dip yığıntısına dönüşüyordum. Uzuvlarım, kollarını açmış bir ahtapotun sudaki görüntüsünü yansıtıyordu. Savruluyordum, daimi yanlara olan savrulmanın zıttı bir durum olarak aşağı doğru iniyordum. İç organlarım patlama safhasına çoktan varmıştı. Dayanılmaz bir acı duyuyordum. Vücudum kontrolünü yitirmişti. Çırpınmaya çalışma olasılığı da yok oldu aynı anda. Tutmuyordu hiçbir uzuvum. Bırakılmışlığın tasavvurunu canlandırdı baktığım örüntü. Kıyı artık çok uzaktı. Uzansam suyun üst katmanına dokunmazdım. Dibin dibiydi olduğum nokta. Göğsümün parçalanma arzusuna karşı koyamadım. Bir parça yırtıldı gibi oldu o anda. Vücudum ortasından iki kısma ayrılacak gibi başım ve ayaklarım ayrı taraflara savruldu.

Lıkır lıkır içtiğim tuzlu su boğazımı yakarak iniyordu. Karnım şişti, patladı. Kırmızıya boyandı su. İki taraflı su akışı başladı; karnımdan girip boğazımdan çıkan, boğazımdan girip karnımdan çıkan. Vücudumun dış katmanı yumuşadı, ardından pörsüdü. Zihnim dumanlı bir hal aldı. Uçuyormuşçasına bir his sardı bedenimi. Parçalara ayrılıyordum aç balıkların yırtıcı tavırları karşısında. Yitirmiş oldum hayatımı. Bu kadar kolaydı. Kazanmak bana sorulmamıştı, şimdi yok olmak da sorulmadı. Suyun kaldırışı uykuya dalmak gibiydi; hafif. Göz kapaklarımın açıklığı arasından son bir anlık gökyüzünü gördüm. Bir martı vücudumdan bir parça kopardı. Acı yoktu anlayamadım olanı. Salt görüntü vardı. Çığlıklar arasında yuttu ağzındakini. Bir yığın martı daha çullandı yok oluşuma. Katkılarının dur durağı yoktu. Çığlık çığlığa bir duyum kulaklarımdaydı. Son gördüğüm o gökyüzüydü. Son duyduğum açlık. Yok oluyordum.

The following two tabs change content below.

Latest posts by aydnferda (see all)

Email adresiniz paylaşılmayacak