#Oturma Odası
ve oturma odasında
ansızın gelişti durumlar.
kargalar ve ben vardık
bir de yeni çıkmış Leonard Cohen albümü.
arada-bir
ekoseli patikalarda sigara yakıyor
güneş yüzüme vururken kendimi kaybediyordum
hicaz makamında.
televizyon ‘aydınlık günler yakın’ dedi
ama elim gitmedi pencerenin koluna.
ne de kumandaya.
üç ayaklı bir masada
dördüncü olmaya çalıştım
kalan üçü varmış gibi.
hava 18 derece,
mevsim sonbahar,
günlerden hezeyan.
sol kolumda bir altın yay
sağında bir kurbağanın kalbi
logar kapılarını aralayıp,
saplıyorum işte kanalizasyon çukuruna bedenimi
ankaranın tam ortasına.
gözyaşı ve kan
dur durak bilmiyor
metoroloji bile aksini iddia etmezken
bardaktan boşanırcasına.
ne çok istedim,
saçlarım gibi uzasın gökyüzünün renk cümbüşü
içime doğru.
ayakkabılarımı almadan
kucaklayıp götürsün beni güliverin yatırına doğru.
bayramlıklarımı giymiş
ve beklemekteyim.
1617 no’lu durakta,
ağırbaşlı müzmin çocuk,
saçları taralı,parlak
yan tarafında bekleşen kalabalık gibi
tütün kolonyası kokuyor
eski bir filmden alıntı replik edasında
viranelerden çıkagelmiş
tatmin edici seviyede eski kafalı
bir o kadar monoton.
(—)
bu aralar,
herşeyi bitişik yazıyorum.
kapansın diye içimdeki herşey.
-de -da ayrımı olan çıkmaz bir yoldayım
nüshalar birer birer üzerime yıkılıyor.
çığlıklarım o kadar sığ ki
köpekler bile duyamıyor inleyişleri
ben,
manas destanı -mürekkeplerim akıyor nehirlere
savruluyorum.
tarihim yok,talihim bok.
burdan çıkış yok,sessiz adam.
ben,
bankadan alınan bir dekont
düşüyorum atmlerin güne bakmayan kısımlarına
medcezir içine çekmiş
çamuru ve takunyalı insanları
nantucketli Pym’in gemisinde.
solgun benzim ve fransız halim ile
tayfa arasında gece nöbetindeyim.
ışıklar yağmur tanelerini parçalıyor
bedenim pervasız,yitik.
ay ışığı vakti
ayakkabılarımı parlatıp dans ediyorum kıç tarafında.
bir gazete küpürü uçuyor rüzgara karşı
vuruluyorum dalgalar üstünde.
gömleğimden akan kan ve gözyaşı
sürmanşet.
benliğim sıkıca kavrıyor yaşlı göz kapaklarımı
uskumru gibi.
istanbulu özlüyorum
ve boğazı.
ve mutlu olanları.
ve gülümseyişleri.
ve çatı katını.
bir bankta tek başıma oturuyorum.
sigaramı yakıp,
küllerini özgürleştiriyorum.
bu bile yetiyor
bu bile yetiyor bazen.
( koştum. )
( coştum.)
( boştum.)