“dokuzuncu gece Şehrazat devam etmiş. Demiş ki; kadim zamanlarda yıldız okuyan genç bir kız vardı. Geceyi gözlüyordu ve birdenbire gözlerinin önünde bir merih belirdi.Erkek olan bu güçlü melek onun gözlerinin içine baktı.Yıldız okuyan parlak zümrüt gözlerini kaçırdı ama melek tekrar baktı. Yıldızları gözleyen şaşkındı. Melek konuştu; Sen Havva kızı mısın? Güzellikte öyle bir dereceye ulaşmışsın ki gerçekten Allah’ın çabalarına yaraşır.Gerçekten seni işleyen kuyumcunun övünmesi gereken bir mücevher olmuşsun. Gözlerin yıldızları kamaştırıyor.Yolumu bulamıyorum.Yemin ederim ki senin ki gibi bir güzellik daha önce görmedim. Ehlen ve sehlen.Korkma. Artık geceleyin yıldızlara bakma. Senin her bakışın beni yolumdan alıyor. Gözlerin için bedelin nedir? Yıldız okuyan kız gülümsedi. Sen güçlü melek gözlerim senindir ama karşılığında kalbini alırım. Duydum ve itaat ettim dedi melek. Kalbim senindir. Benden başkasına bakma.”
Binbir gecelik rivayet ölümlerdir umduğum fakir medetler. O mu? Sormayın, geceleri gözlerini yıldızlara sunma hastalığına yakalanmış. Anlayamayacaksınız biliyorum ama üzgünüm tüm söyleyeceklerim bu kadar.