Ortadoğu’ya İnat Yaşasın Uzay

Uçuşan küçük yaz böcekleri gece lambasının ışığına her çarptığında hayatının sonuna geldiğinin farkında olmadan işini ustalıkla yapan bir işçi titizliğinde kendi etrafında dönerek uçuşunu tamamlıyor. Gecenin olağanca sessizliğini pencerenin boşlukları içinden gelen tiz bir uğultu kırıyordu.

Düşüncelerin zihnini ele geçiriyor. Bir anlığına denk geldiğin kendi ruhun, ürpertici yalnızlığından korkuyor. Çünkü yabancılaşmışsın kendine. Saçların darmadağın, yüzlerimize geçirdiğimiz maskeler yıpranmış; kırılmışız. Devrimler ve Putin, sokaklarında dans ettiğimiz kentler, ertelenen Ay keşfimiz Artemis 1, çip krizi, winter is coming söylemleri ve Leonarda Da Vinci.. Bütün bunlar olurken 22. Yüzyılın başında,  insanlık tarihinden geriye kalan birer toz tanesiyiz. Halbuki  ne güzel ifade etmişti bizi Carl Sagan “küçük mavi bir nokta” derken..

İçinde yaşadığımız evrende insanoğlunun yaptığı tek şey sonsuzluk tanrılarını, işyerlerinde müdürlerini, mutsuz evliliklerinde karı-kocalar birbirlerini tatmin etmeye çalışıyor. Kimsenin bırakın toplumsal sorunları, kendisini düşünecek vakitleri yok. Tek bir amaca hizmet ediyoruz başkalarını mutlu etmek. Başı kesik tavuk gibi sağ sola koşturan insanlığın tek sorunu; hiçbir zaman ne istediğini bilemedi. Ve bundan ötürü ilk kez gördüğü, duyduğu ve bilmediği her şeyi deneyerek tecrübe ediyor. Belki görünce istediğimiz, uğruna yaşadığımız şeyi hatırlarız diye. Bilmiyorum. Kimse ama kimse farkında değil vahşi kapitalizm öldü! Yeni modern faşizm insan aklına ve var oluş değerlerine karşı 3. Dünya savaşı başlattığını, sıranın kendisine doğru geldiğini görmemek için nasıl gözlerini sıkı sıkı kapadığını anlatıyorum. Karl Marx’ın dediği gibi “Anlatılan senin hikayen” [*de te fabula narratur].

Boktan kapitalist düzenlere boyun eğmeden bize haps edilen rollerden, duygulardan, düşüncelerden kurtulup aile kabuğumuzu kırmalıyız. Bazı olguları ya da durumları seçme şansın yoktur. Dünyaya geldin. İnsan olarak, seçeneklerin sınırsız ancak yine de bir seçimde bulun. Bir ihtimal gözünün hiçbir şeyin korkutmasına izin vermemeyi seç. Çünkü sana gerçeklik olarak sunulan her şey yarının dünyasında tarihsel bir anekdot olarak kalabilir, bilgi hareket halinde ve değişkendir.

Bunca bilgi değişkenliği, akıl almaz bir çağ içerisinde devam eden büyülü sistemlerin inanılmaz bir illüzyonları vardır: Eğer tahmin etmedikleri bir değişim yaşanırsa her şeyin, bütün insanlığın sonunun geleceğine bizi inandırırlar. Bu yüzden hayatı basit ama kaliteli hala getirin. Bunu sağlamanın iki yolu: Neyin önemli olduğuna karar ver. Önemli olmayan her şeyi geride bırak. Kaderinin şoförü sensin. Emin ol. Onu dram istikametinde sürme. Biraz gül, yahu. Değmez valla bu dünya. Bazen bitmez dediğimiz bütün acı ve sorunlar bir sırt çantasına, bir pantolon ve tişörte, bir de yolun seni nereye sürükleyeceğine bakar. Dediğim gibi her şeyi ama her şeyi geride bırak! Değişmeyen tek şey değişim. Git, sev, hata yap, seviş, yanıl,  çok gül. Dönmemekten, kaybolmaktan hiç korkma! Çünkü beklenmedik bütün güzel gelişmeler öğle ortasında içilen rakı ve peşinden sürüklenen gerçekliklerdir: Tüm dünya bu kadar hızlı değişim ve sistemler kendi iflasını açıklarken insanoğlunun bu dünyada ya da başka bir galaktik içerisinde kendi inşasını nasıl mümkün kılabiliriz? İnsanoğlunun içinde olan güzele olan meyillimizden dolayı mümkün kılabiliriz.

Kendinize zaman ayırın. Kendinize değer gördüğünüz şekilde yaşayın. Bunun için gayret edin. Kimse oturduğu yerden senin istediğin hayatı vermeyecek. Her şeyin bir vakti var. O an gelmeden beklediğin şey asla gerçekleşmeyecek. Ertelemeyin. Harekete geçin.

*Tüm işçilerin hikayesini anlatarak tarihi değiştiren Das Kapital’in açılış mottosu.
[Das Kapital 14 Eylül 1897 K. Marx]

The following two tabs change content below.
#PerAsperaAdAstra |Lisans Ekonomi- Sosyoloji Tezli Y.L 😎 | Müptezel okuyucu |Bilime meraklı |#NeoBeat 'le başka bir dünya mümkün 🌳🍻 |Zaman İşçisi|

Email adresiniz paylaşılmayacak