60’lı Yılları The Beatles Üzerinden Okumak

 

60’lı Yılları The Beatles Üzerinden Okumak

Müzik tarihi kabaca iki dönemde incelenebilir: The Beatles’tan önce ve the Beatles’tan sonra… Onlardan önce ya da sonra gelen hiçbir grup gençlik üzerinde bu denli etkili olmamış ve doğrudan yaşam tarzını dönüştürmemiştir. Bu nedenledir ki 60’lı yıllar denilince ilk anımsadığımız şey the Beatles’tır.

50’li yılların özellikle ikinci yarısında Beat Kuşağı Amerika’da etkisini hissettirmektedir. Blues ve caz tınıları Rock ‘n’ Roll’a evrimleşmek üzeredir, cinsel devrim gerçekleşmiştir ve her şeyin ötesinde gençlik geleneksel olanla bağını kopararak özgürlüğünü kazanmıştır. Bu nedenle the Beatles’ın isminin belirlenmesi de bir anlamda tesadüf değildir.Çünkü 60′lar yaşamın yeni ritminin (beat: vuruş-tempo) keşfiydi. Cinsellikte, edebiyatta ve müzikte…

The Beatles’ın Oluşumu

“İnsanlık tarihinde bugüne dek etkisi hissedilmiş beş şey vardır. Diğer dördünü bilmiyorum ama the Beatles onlardan birisidir” denmiştir. Bugün literatürde çok olağandışı şeyleri ifade etmek için “Bigger than the Beatles” deyimi kullanılmaktadır. Liverpool’un bir mahallesinden, John Lennon ve Paul McCartney’in çıkması ve daha da ilginci ikisinin birbirini bularak bir şeyler yapmaya karar vermesi tarihin de Beatles’tan yana olduğunu göstermektedir.

Rock tarihinin belki de en yetenekli ismi olan McCartney, bütün aletleri kendisinin çaldığı bir albüm çıkarabilecek kadar ileri giderken; Lennon ise siyaset de dahil olmak üzere hangi alana el atsa yükselecek bir potansiyele sahipti. Çocukluğu boyunca çevresindekilere bir gün çok önemli biri olacağından bahsetse de henüz hangi alana yöneleceğine karar vermemişti. The Beatles’ın büyük etki gücü bu iki dehanın güçlerini birleştirmesinden ileri gelir. McCartney müzikal yeteneğini kullanarak the Beatles’ın soundunu geliştirirken Lennon da sürekli yeni deneysel formları gruba katmaya çalışmaktadır. 70’lerde verdiği bir röportajda Rock’ın ötesinde ilk punk, metal, psychedelic şarkıyı kendilerinin yaptığını iddia edecektir.

The Beatles sonrasındaki solo çalışmalarında çok değerli parçalar olsa da ne Lennon ne de McCartney the Beatles’ın seviyesini yakalayamamıştır. Bunun üç nedeni vardır: 1. The Beatles döneminde ikisi de o kadar çok şarkı üretmişlerdir ki müzikal anlamda yaratıcılıklarının sınırına gelmişlerdir. 2. Lennon-McCartney gizli rekabeti ve albümlerde daha dominant olma arayışı etkili bir motivasyon unsuruyken, grup dağılınca bu etki kaybolmuştur. 3. Şarkıları mükemmelleştiren en büyük etken, birbirlerinin şarkılarına yaptıkları küçük müdahalelerdir. İlk dönem hit şarkılarının çoğunu birlikte yazmışlardır. Grup dağılınca bu olanak ortadan kalkmıştır.
Grubun üçüncü tamamlayıcı parçası Harrison’ın rolü de önemlidir. Harrison yetenek olarak dönemin en ünlü gitaristlerinden aşağı kalmaz ve çalışarak istikrarlı biçimde kendini geliştirir. Hint müziğine olan ilgisi the Beatles’a mistik bir yan katmıştır.

The Beatles ve Doğu Felsefesi

60’ların Beatleri ve hippileri için en popüler yol rotası Batı Avrupa’dan başlayıp Hindistan’a kadar giden rotadır. Roger Waters da 17 yaşında bu zorlu rota üzerinde ilerleyerek Lübnan’a kadar gidecektir. The Beatles’ın Hindistan’a yaptığı ziyaretler Batı’yı zengin doğu felsefesi ve mistisizmiyle tanıştırır ve dönemin gençliği için Hindistan ütopyanın sonundaki mistik ülke olarak görünür. The Beatles’ın Hindistan ziyaretleri yüz binleri yeniden yollara döker. Dönemin en popüler romanı ise On the Road’dur ve etkisi katlanarak artmıştır. Sanayi Devrimi’nin ürünü endüstri grisi şehirlerde unutturulan yaşamın özü Zen’le yeniden açığa çıkmıştır. Eğer Zen’e göre ibadet biçimleri listelenseydi, en başa Rock ‘n’ Roll’u yazmak gerekirdi ve dönemin gençliği yaşamı müzikle, festivallerle ve aşkla kutsamayı öğrenmiştir.

The Beatles ve Psychedelic Müzik

Psychedelic müzik için belirleyici yıl 1967 olmuştur. The Beatles ve Pink Floyd Londra’da yan yana bulunan stüdyolarda Sgt Pepper’s Lonely Hearts Club Band ve Piper at the Gates of Dawn’ı kaydetmeye başlarlar. Kayıt esnasında iki grup da birbirinden etkilenecek ve ortaya psychedelic müziğin efsane iki albümü çıkacaktır. The Beatles sonraki çalışmalarında kendini sadece psychedelic müziğe vermez ama Pink Floyd sonraki albümleriyle birlikte bu alanda çıtayı en yüksek düzeye çıkarır.
Psychedelic müzik etkin bir uyuşturucudur, hayata karşı bir duruştur. Ve en başta kendi bedenimizden, sonrasında toplumsal duvarlardan özgürleşerek kozmosla bütünleşmenin yollarından birisidir. Bu nedenle psychedelic müzik sarhoş eder, gülümsetir ve hiçbir koreografiye dayanmayan bir dansla bedenleri kozmosun enerjisine bırakır.

 

The Beatles ve Rock Müzik

60’lı yılların büyük Rock grupları özünde dayanışma içindedir.Sık sık bir araya geldikleri büyük bir ağ oluşturmuşlardır. Böylece hiçbir ideolojinin başaramayacağı şekilde gençliğe etki etmeleri mümkün olmuştur. The Beatles bu ağın odak noktasıdır ve John Lennon; Mick Jagger’dan Syd Barrett’a(Syd’in grup kurmaya karar vermesi Love Me Do’yu radyoda dinlemesiyle olmuştur) hepsini etkileyen bir Rock ‘n’ Roll peygamberidir. Bu nedenledir ki, the Beatles müziği nereye çekse diğer büyük gruplar da oraya yönelme eğiliminde olmuşlardır.

The Beatles ve Cinsel Devrim

The Beatles’ın müzik piyasasına girişi baştan sona cinsel bir deneyimi betimleyen “Please Please Me” ile olmuştu. Dönemin ebeveynlerinin neden çocuklarını Rock’n’Roll’dan uzak tutmak istedikleri anlaşılabilir. Çünkü Rock’n’Roll onlara seksi, kural tanımazlığı ve isyanı çağrıştırmaktadır. Lennon ve McCartney daha sonraları, gençlik yıllarında Elvis’i dinlerken sanki suç işliyormuş gibi hissettiklerini itiraf edeceklerdir.
Lennon’ın cinsel devrimi teorik açıdan müziğe sokması ise Wilhelm Reich’ın kitaplarını okumasıyla olur (Beat Kuşağı literatürüne W. Reich’ı sokan ise Burroughs’dur.Viyana’da olduğu dönemde Reich’ın çevresinin etkisine girerek bu vizyonu Amerika’ya taşımıştır.) Nowhere Man isimli şarkısında Lennon Reich’ın Dinle Küçük Adam’ına gönderme yapar. A Day in the Life’ta(Roger Waters’ın en çok sevdiği şarkıdır) ise uçma-yükselme hissini o kadar ileri götürür ki dönemin radyoları bu şarkıyı çalmazlar.

The Beatles ve 1968

The Beatles aynı zamanda dönemin büyük müzik grupları arasında en politik olanıdır ve birçok defa demeçlerinden dolayı grubun başı belaya girecektir.1968 insanlık tarihinde devrime dair umudun en çok yükseldiği yıldır ve the Beatles bu aydınlanma dalgasının en parlak sembolüdür. Japonya’dan Kanada’ya milyonlarca gence şarkılarıyla umut vererek müziğin birleştirici gücünü temsil eder. Vietnam Savaşı karşıtı protestolarda Lennon kortejin en önünde yürümekten çekinmez. Sonraları Vietnam Savaşı’nı John Lennon’ın bitirdiği iddia edilecektir. Bütün bunlar olurken the Beatles herhangi bir ideolojiye bağlanmaz, müzikle daha yüksek değerler üzerinden insanları birleştirme yolunu tutar. O döneme dair tartışmaları bugün anımsamayız ama Revolution, All You Need is Love gibi şarkılar hala bize umut vermektedir.

The Beatles ve Tarihin Sonu

‘69 Woodstock bir çağın görkemli kapanışıdır. Sonrasında her şey kötüye gider ve the Beatles’ın dağılışı da bunun simgelerinden biri olur. 60 gençliği mücadeleden yorgun düşmüştür, sistemi yıkmak mümkün olmamıştır, bazıları alkolizme bazıları ise uyuşturucuya yenik düşmüştür. Ve 70’lerin başındaki manzara eski günlerin artık geri gelmeyeceğini göstermektedir. 71’de Jim Morrison dolaylı yoldan ölüme gitmeyi seçer, Syd kendini 35 yıl boyunca bir eve kapatacaktır, Lennon ise müzikten çekilmeye hazırlanmaktadır. Hükümetin baskısıyla o dönemde Lennon’a karşı büyük bir karalama kampanyası başlamıştır ve onu gözden düşürmek için yapılabilecek her şey denenmektedir. 73’te Vegas’a gider ve bir yılı aşkın bir süre boyunca kendi ifadesiyle bir insanın yaşayabileceği bütün düşmüşlükleri deneyimler, dip yapar. Sonrasında ise bir daha asla etkin olarak sahnede görünmez, gözlerden kaybolmayı seçer(Bu dönemi başlı başına bir yazıda ele almak gerekir.).
70’ler, 60’ların solmaya yüz tutmuş gölgesinden farksızdır. Gitgide daha da kötüleşir. Dönemin bunalımlarını en iyi gösteren çalışmalar Pink Floyd’a aittir. Led Zeppelin’in sert müziği de bu bunalımların ve öfkenin dışa vurumudur.
60’lı yıllarda varlığın sesi bir göz açıp kapama anında duyulmuştu. Festivallerde, uzun yol rotalarında, Londra’daki psychedelic partilerde, NYC’deki Pop-Art çevrelerinde kendini açan deneyimlerden geriye şarkılar kalır sadece. Yine de her şey yitirilmiş olsa bile, güne hareketli bir the Beatles parçasıyla başlamaktan daha güzel bir şey yoktur.

enjolras

The following two tabs change content below.

enjolras

Per aspera ad astra l adastraa.net

Email adresiniz paylaşılmayacak