Özgür bir platform yaratma arzusunun bir sonucu olarak 2018’den bugüne dek faaliyetlerini sürdüren Radyo Mod ekibi, bu alanda sonuna dek devam edeceklerini belirtiyor. Geçtiğimiz dönemde adastraa.net entegrasyonuyla kesintisiz yayın sürecine de başlayan Radyo Mod, ilerleyen aşamalarda yeni yayın dönemiyle birlikte birçok konuda bünyesine farklı formatlar eklemeyi planlıyor. Bu nedenle Radyo Mod’u daha yakından tanımak için gerçekleştirdiğimiz röportajın detaylarını paylaşmak istiyoruz.
Radyo Mod’un kuruluş aşamasında sizi bu konuda harekete geçiren esas düşünce ve vizyon neydi?
Medya sektöründeki tek düzelik, siyasi erkin gölgesinde kalmışlık, düşüncelerin özgürce ve özgünce ifade edilememesi, kalitesiz ve birileri tarafından bilerek, istenilerek pompalanan şarkı ve şarkıcıların var oluşu bizi bu konuda harekete geçiren unsurlar oldu. Aslında Radyo Mod ile daha özgür bir platform yaratmak istedik ve bu nedenle ‘’Düşüncelerini Özgürce İfade Et’’ kavramını sloganlarımızdan biri olarak belirledik. Her şey bir tarafa, ekibimizle birlikte radyo kültürünü yaşatma ve anlatma çabamız var.
Göründüğü üzere Radyo Mod kendini yalnızca çeşitli konularda yayınlar yapan bir organizasyon olarak tanımlamıyor. Bununla birlikte aynı zamanda popüler kültürü reddeden bir yapıya da sahip. Bahsettiğiniz radyo kültürü sizin için nedir?
Radyo kültürü bizim var olma, radyomuzu kurma sebeplerimizden biri… Bir sonraki şarkıyı tahmin edememekteki gizem bir tarafa, şu an ‘’profesyonelce’’ yapılan karasal yayınların hemen hemen hepsi birbirinin kopyası gibi. Siyasi aktörler de çok fazla medyanın içerisindeler. Sanata, sanatçılara, düşüncelere, yorumlara ayrılan zaman olması gerekenden çok az. Eski radyoculuk dönemlerinde toplumun sesi , objektiflik vb. değerlerle neredeyse kamu vicdanı olan radyolar, şu an reklam, siyaset, ticari müzik ile geveze yayıncılar tarafından ele geçirilmiş durumda. Anlamsız engellemeler, gereksiz sansür söz konusu mesela. Yakın zamana kadar Ahmet Kaya çalan karasal radyo yoktu. Sebebi sorulduğunda faşizan bir tavırdan başka bir şey yok ortada. Tatminkâr, elle tutulur bir sebep sunamıyorlardı. Eskilerde mesela seviyeli bir samimiyet vardı radyolarda. Haliyle tarafsız, objektif ve özgün olmak ya da eleştirel bakış açıları sunabilmek gibi medya araçlarının temel değerlerine olan saldırının önünde durabilmek için bu alanda devam etmeye karar verdik. Belki bir gün bitecek, radyo kültürü son bulacak… Ama biz en sonuna kadar direnmek istiyoruz.
Bunlara ek olarak görsel medya sosyal medya dahil envanter, para, zaman gerektiren mecralar. Radyo yayını yapabilmek için bilgisayara ek mikrofon ve internet bağlantısı yeterli oluyor. Ekonomik sayılır. Yeteri kadar ruh hastasıysan eşyaya (mikrofona) konuşmayı da yadsımıyorsun.
Türkiye özelinde incelendiğinde ülkede hemen her alanın devlete bağımlı bir yapıyla şekillendiği görülüyor. Buna bağlı olarak farklı dönemlerde belirli çalışma alanları cezalandırılırken bazı diğer alanlar da ön plana çıkarılıyor. Bu perspektiften bakıldığında geçmişten günümüze dek medya ve radyoculuk alanını felç eden ya da içini boşaltan hangi tip uygulamalarda bulunulmuştur, yorumlar mısınız?
Geçmişte anchorwoman ve anchorman lakaplı ana haber bülteni sunucusu olan kişilerin yaşları, yaşantıları bahane gösterilerek çalıştıkları kurumlarla ilişiği kesildi. Bir anda adeta bir operasyonla ekranda görmeye alıştığımız yüzler gitmiş bambaşkaları gelmişti hayatımıza. Radyo eski süksesini korumaya çalışırken, arabesk furyası fantezi müzik denilen bir furyayla hayatımıza yeniden girerken, ruhlarımız, yüzümüz yavaş yavaş karanlığa dönmeye başlamıştı. Mankenlik vb. tamamen alakasız alanlarda aktif olan kişiler ‘’şarkıcı’’ olarak bir takım mafyavari, gücünü kaba kuvvet ve şiddet yanlılığından alan tiplerin desteğiyle dönemin müzik listelerinde 1 numaraya taşındı. Müzikteki kalite hâliyle yerlerde geziyorken, insanlar eğlence ve haber kaynağı için televizyonlara yönelmişken alışkanlıkları alt üst oldu. Medya kuruluşları karanlık tiplerce desteklenen “parlatma” ya da “varaklı” kişilerin eline adım adım geçti. Yok pahasına satılan özel medya kuruluşları siyasi erkin kaynakları haline döndü. Dolayısıyla özgürlükten, özgünlükten uzak, yavan bir hal aldı.
Maddi kaygıların yanı sıra insanların cahilliklerinden faydalanmak isteyen Ortadoğu pazar yerindeki satıcılar da kol geziyor. Arsa satanı mı dersiniz, bal satanı mı, otları kapsülleştirip şifa dağıttığını iddia edeni mi… Haliyle medyanın güvenilirliği de kalmadı. En iyi masal anlatıcısını bulmanın derdine düşülmüş gibi. Bir avuç sermaye sahibi ve kraldan kralcı tipler toplumu, ekranları, mikrofonları esir almış durumda.
Bizim gibi sağda solda kendi savaşını vermeye çalışan insanlar da yok değil. Ana akım medya ve karasal yayın yapan radyolarındaki programları iptal edilenler ya kendine sosyal medyada yer buluyor ya da ufak bir sermayeyle kendi platformlarında kendi kitlesine hitap etmeye çalışıyor.
Birçok insan sürekli olarak değilse de en az bir defa radyo yayınını aktif olarak deneyimlemek istiyor. Radyo Mod olarak belirli periyodlarla yayınınıza “açık mikrofon” ekleyerek dinleyicilerin katılım sağlayabileceği bir format fikrine nasıl yaklaşırsınız?
Açık mikrofon fikrine olumlu yaklaşıyoruz. İlerleyen dönemlerde bu formatı yayın akışımıza ekleyebiliriz. Ayrıca canlı yayını o an yapmasa, yapamasa bile internet radyolarında kullandığımız yazılımın eğitimini de gönüllü olarak verebilirim.
Mevcut durumdaki yayın akışınızdan ve ilerleyen dönemde Radyo Mod olarak nasıl devam edeceğinizden bahseder misiniz, projeleriniz nelerdir?
Güncel durumda kalıcı olarak haftanın 3 günü aktif yayınımız var. Canlı yayınlar haricinde 24 saat kesintisiz müzik devam ediyor. 6 Mayıs itibariyle sezon finali gerçekleştireceğiz. Yeni dönemimiz ekim ayından itibaren başlayacak. Bu döneme bambaşka ve daha dolu, aktif bir şekilde girmek istiyoruz. Bu zamana kadar kendimizi saklayarak ilerlediğimizi söyleyebiliriz. Örneğin, sosyal medya hesaplarımız aktif değildi. Öncelikle buradan başlayarak kaliteli müzik seven, değerlerimizle bağdaşan kitlelere hitap etmek üzere yola çıkacağız. Yeni yayın döneminde bilindik Radyo Mod’un kültürü aynı kalmakla birlikte daha fazla, çeşitli, yarı profesyonel bir yeni yüze sahip olacağız. Günün belli zamanlarına özel oto dj’de çalması için playlistler hazırlayacağız ve daha birçok şey… Çeşitliliği bol, yoğun, bugün olduğu gibi keyifli bir ortam olacak. Haftanın her günü en az 1 canlı yayınımız olacak, yayıncı olmak isteyen arkadaşlarımız varsa bizlere sosyal medya hesaplarımız üzerinden ulaşabilirler.
Daha önce adastraa.net web sitesinde yayınlandığı üzere Ad Astra’nın yeni döneminde Radyo Mod’un Neo-Beat felsefesini benimsediği ve onun uzun vadeli vizyonuna tam olarak bağlı olduğu açıklanmıştı. Ad Astra FM ile Radyo Mod’un adastraa.net üzerinden bir süre önce kesintisiz yayına başlaması da bunu kanıtlar nitelikte. Görüyorum ki farklı iletişim araçlarıyla aynı şeylere karşı çıkıyoruz… Bu noktada Satürn Fısıldayacak sloganı sizin için ne ifade etmektedir?
Şüphesiz ki bazen en büyük umutsuzluğun içinde bile biraz umut vardır. Satürn Fısıldayacak ise bu umudun bir sembolü… O olasılığa inanan ve yolda olan insanlara Satürn’ün fısıltılarını, mikrofonlarımız aracılığıyla, yalnız olmadıklarını bildirmek için aktaracağız.